Tuesday, September 16, 2008

ZONGULDAK, BARTIN, KARABÜK PLANLAMA BÖLGESİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI

ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

VI. KAMU YÖNETİMİ FORUMU
9-11 Ekim 2008

BÖLGESEL PLANLAMA ARAÇLARI İÇİNDE “ÇEVRE DÜZENİ PLANLARI” NIN YERİ, YÖNTEMİ ve YÖNETİMSEL SORUNLARI:
ZONGULDAK, BARTIN, KARABÜK PLANLAMA BÖLGESİ ÖRNEĞİ
Doç. Dr. Mehmet Tunçer
Şehir ve Bölge Yük. Plancısı (ODTÜ), Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilim Doktoru (AÜ-SBF), Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi,
Mimarlık Bölümü Başkanı - Gölköy-Bolu mehmettuncer56@gmail.com

Bildiri Özeti:
Bu çalışmada; son yıllarda Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanmakta olan “1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planları” özetle ele alınacaktır. Bu planların, akarsu havzaları ve ekolojik koridorlar dikkate alınmadan, bir ya da birkaç ilin idari sınırını temel alarak hazırlanması doğru bulunmamaktadır. Bu bildiri kapsamında örnek olarak; akarsu havzaları temelinde, “Stratejik Projeler” oluşturularak hazırlanan, “Zonguldak, Bartın, Karabük Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planı” incelenmiştir. Çevre Düzeni Planlarında “Klasik Planlama” yaklaşımı ile “Stratejik Planlama Yaklaşımı” ve “Entegre Doğal Kaynak Yönetimi Modeli” arasındaki farklar değerlendirilmiştir.
Anahtar Sözcükler: Çevre Düzeni Planı, Akarsu Havzası, Stratejik Planlama, Doğal Çevre, Doğal Kaynak Yönetimi.

1. KONU ve AMAÇ
Bu çalışmada; 2000’li yılların başından bu yana üst ölçekli planlama ve çevresel denetim arayışı içinde olan kamu yönetiminin, reform niteliğinde bir çalışması olan “İl Çevre Düzeni Planları (ÇDP) ele alınmıştır. NUTS temel alınarak, il bazında ya da ilgili birkaç ili içeren “Planlama Bölgesi” oluşturmak suretiyle hazırlanan bu planlarda, akarsu havzaları temel alınmamış ve klasik planlama yaklaşımı uygulanmıştır. ÇDP’lerin elde edilme süreci esnasında, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Valilikler (İl Özel İdareleri) ve Yerel Yönetimler arasında yetki kargaşası, ölçek karmaşası ve idari sorunlar bulunmaktadır. Örnek olarak, Proje Koordinatörü olarak görev yapılan, “Zonguldak, Bartın, Karabük Planlama Bölgesi 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı” ele alınarak; yasal, yönetsel boyut, havza yönetimi modeli, stratejik entegre doğal kaynak planlaması ve stratejik projeler değerlendirilmiştir.
2. ÇEVRE DÜZENİ PLANLARI ve TEMEL SORUNSAL
Çevre Düzeni Planı (ÇDP) kavramı, günümüz planlama pratiğinde, üzerinde sık durulan ve tartışılan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir tanıma göre Çevre Düzeni Planı; “Ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanım kararlarını belirleyen ve 1/25.000, 1/50.000, 1/100.000 veya daha küçük ölçekli olarak hazırlanan plandır” (Çevre Düzeni Planları’nın Yapılması Esaslarına Dair Yönetmelik).
1960'lı yıllardan itibaren üst ölçekli planlama çalışmalarını Bayındırlık ve İskân Bakanlığı yürütmüş, günümüze kadar ülkenin yaklaşık %5’inin planlama çalışmaları tamamlamıştır. Ancak, bu çalışmalar, Avrupa Birliği uyum sürecinde olan ülkemizin özellikle çevre ve kentsel gelişme sorunlarının çözümünde, talep ve hedeflerinde yetersiz kalmıştır.
Genel olarak, il merkezlerine ve kıyı alanlarına yönelik olarak hazırlanmış 1/25.000 ölçekli ÇDP’ler ile yerel yönetimler tarafından üretilen alt ölçekli planlar (1/5000, 1/1000) arasında uyumsuzluklar yaşanmaktadır. Bu planlar kullanıcıların ihtiyacına cevap vermemektedir. Uyumsuzlukların giderilmesi ve güncelleme için de yerel yönetimlerce sürekli bu planlarda ilave, revizyon veya değişiklik yapılmaktadır. Dolayısıyla planların bütünlüğü sürekli bozulmakta ve parçacı yaklaşımlar sergilenmektedir. Plan olmayan yerlerde ise durum çok daha kötüdür. Belediye yetkisi dahilinde Nazım ve Uygulama İmar Planı, Mevzii İmar Planları ile makro hedefsiz, çözümsüz ve gereksinime cevap veremeyen planlama çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
Ülkemizde, “Sürdürülebilir Kalkınma İlkesi” doğrultusunda, rasyonel doğal kaynak kullanımının sağlanması, koruma-kullanma dengesinin kurulması, çevrenin korunması ve kirliliklerin önlenmesi, doğru yer seçiminin sağlanarak çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşmenin önlenmesi için, koruma ve gelişme politika ve stratejilerinin belirlendiği Çevre Düzeni Planları’nın hazırlanması ve onaylanması 4856 Sayılı Kanun uyarınca Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından yerine getirilmektedir.
Çevre ve Orman Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 4856 sayılı Kanun’un 2.maddesi (h) bendi ile 10.maddesi (c) bendinde; “Dengeli ve sürekli kalkınma amacına uygun olarak ekonomik kararlarla ekolojik kararların bir arada düşünülmesine imkân veren rasyonel doğal kaynak kullanımını sağlamak üzere, kalkınma plânları ve bölge plânları temel alınarak çevre düzeni plânlarını hazırlamak veya hazırlatmak, onaylamak, uygulanmasını sağlamak” görevi bulunmaktadır.
5491/2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9.maddesinin (b) bendinde ise;“Ülke fizikî mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni plânlarının yapılmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.”denilmektedir.
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı arasında uzun süren hukuk mücadelesi yapılmış ve yukarıda anılan hükümler uyarınca Çevre Düzeni Planları’nın yapılması görevi Çevre ve Orman Bakanlığı’na verilmiştir. Ülke genelinde; il, havza ve bölge sınırları göz önüne alınarak 31 ilimizi içine alan 10 Planlama Bölgesi belirlenmiştir. Çevre Düzeni Planı'nın hazırlatılabilmesi için planlama bölgeleri kapsamında yer alan Valilikler ile Bakanlık arasında İşbirliği Protokolü imzalanmıştır. Coğrafi Bilgi Sistemlerinden faydalanılarak veri tabanına bağlı olarak hazırlanan planlar 2007 sonunda bitirilmiştir. Ayrıca, Bakanlık koordinasyonunda 7 İl'e yönelik ÇDP çalışmaları da, İl Valilikleri ile birlikte yürütülmektedir.
ÇDP’ler, Coğrafi Bilgi Sistemleri ortamında; uydu görüntüleri ve yaklaşık 30 katman veri (tarım, orman, jeoloji, hidroloji, ekoloji ve diğerleri) kullanılarak hazırlanmış ve her türlü bilgi ve verinin ilişkisel veri tabanı üzerinde yönetimi için veri tabanı modeli oluşturulmuştur.
Araştırma safhasında gerekli olan veriler toplanmakta, araştırma ve sentez paftalarının hazırlanması ve elde edilen sentez paftaları yardımı ile plan paftaları ve plan notları sayısal ortamda oluşturulmaktadır:
Bu çalışmada temel sorunsal; Çevre Düzeni Planları’nın “Havza Bazında” değil, NUTS Bölgeleri temel alınarak bir veya birkaç il bazında ele alınması ve kamu yönetimleri arasında çatışma ve yetki kargaşasına neden olabilecek boyutlar taşımasıdır.
Ayrıca, klasik plan tekniği ve yaklaşımlarının, “Yapısal” ve “Stratejik” planlama yaklaşımına tercih edilmesinin de önemli bir sorunsal olduğu düşünülmektedir.
Bu sorunsallar, “Zonguldak, Bartın, Karabük Planlama Bölgesi 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı” örneğinde irdelenmiş ve değerlendirilmiştir.
Bu örnekte; planlama yaklaşımı, uzun vadeli kalkınma planlarının uzantısı ve ayrılmaz bir parçası olarak bir “Entegre Kaynak Yönetim Modeli” dir. Planda; “Stratejik Proje”lere dayalı bir planlama yöntemi benimsenmiştir.
3. ZONGULDAK, BARTIN, KARABÜK PLANLAMA BÖLGESİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI’NDA HAVZA YÖNETİMİ MODELİNİN UYGULANMASI
Zonguldak, Bartın, Karabük Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planı (ZBK-ÇDP), bu illerin yönetsel sınırları ile tanımlanan alanı kapsamaktadır. Bu sınırlar içinde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenmiş Ereğli Havzası (680 km2), Filyos Havzası (13 300 km2) ve Bartın Havzası (1342 km2) bulunmaktadır. Bu havzaların bazı küçük kaynakları planlama bölge sınırı dışında olmasına rağmen, Plan’da akarsu havzası yönetimine yönelik kararlar üretilmiştir (Plan 1).
2025 yılını hedefleyen, ZBK-ÇDP’nin amacı;
· Planlama Bölgesi’nin hedef ve stratejilerini belirlemek, koruma – kullanma dengesini kurmak, bunu yaparken doğal çevrenin korunması, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak üzere arazi kullanım kararlarını belirlemek, kentsel ve kırsal gelişmeleri değerlendirmek ve yönlendirmek.
· Planlama Bölgesi’nin arkeolojik, tarihsel ve kültürel değerlerini korumak,
· Farklı temel ekonomik sektörlerin gelişme hedeflerini, sürdürülebilirlik bağlamında dengeli bir nüfus hedefi ile sağlıklı bir çevrede geliştirmek,
· Alt ölçeklerde hazırlanacak her türde fiziksel ve sosyo-ekonomik plan ve projelere esas oluşturacak planlama kararlarını oluşturmaktır.
ZBK-ÇDP de, “Havza Yönetimi” ‘ne ilişkin kararlar, özellikle su kaynakları, diğer doğal kaynakları besleyen yeraltı ve yüzeysel suların toplandığı bölgeler, bu bölgeler içerisindeki toprak, hava, flora ve fauna ve tüm doğal kaynaklar ile hassas eko sistemlerin oluşturduğu su havzalarını içermektedir. Plan’da, planlamanın “İL” bazında değil “HAVZA” bazında ele alınması gerektiği her aşamada vurgulanmaktadır. (ZBK-ÇDP 1 / 100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Hükümleri)

Plan 1: Zonguldak; Bartın; Karabük Planlama Bölgesi 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı (Kaynak: UTTA Ltd. ve JEO-TEK Ltd. İş Ortaklığı)

Bu amaç doğrultusunda, “Havza Yönetim Modeli” oluşturularak sosyo-ekonomik sektörel gelişmeler, altyapı yatırımları ve diğer kaynak kullanımları, çevresel şartlarla birlikte dikkate alınarak, özellikle finansman kaynaklarının yaratıldığı yerinden yönlendirme, planlama, denetim, izleme ve diğer hizmetlerin sağlanması gerçekleştirilecektir (Tunçer, M., 2007, ZBK-ÇDP, Plan Açıklama Raporu).
ZBK-ÇDP’ de “entegre kaynak yönetimi”; “Bir su toplama havzasında, ekolojinin temel esasları dikkate alınarak, toplumun sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmasını sağlayacak şekilde doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımının planlanması, geliştirilmesi ve yönetilmesidir” biçiminde tanımlanmaktadır. Bu bağlamda; ele alınan üç havza’da; Ereğli, Filyos ve Bartın’da “Havza Yönetim Merkezleri” nin oluşturulması önerilmektedir. Havza Yönetim Merkezi, Çevre ve Orman Bakanlığı öncülüğünde, merkezi yönetim teşkilatları ve yerel yönetim birimleri tarafından oluşturacaktır. (Tunçer, M., 2007, ZBK-ÇDP, Plan Açıklama Raporu) Bu birimler, ÇDP verilerinin sürekli güncel tutulması, kaynak yaratılması, plan ve proje üretilmesi, karar ve uygulama süreçlerinin yönlendirilmesi görevlerini üstlenecektir. Bu birimin Merkezi Yönetim kısmını, Çevre Orman Bakanlığı, DSİ, Ekonomik Kalkınma Ajanı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Valilikler, Ulaştırma Bakanlığı, Bakanlıkların İl Müdürlükleri oluşturacaktır. Yerel Yönetim kısmında ise ilgili belediyeler görev alacaktır.
Zonguldak, Bartın ve Karabük İllerinde “Havza Bazında” kararların alınmasına yönelik stratejik, entegre, sürdürülebilir gelişim modelinin uygulanması ve Çevre Düzeni Planı’nın bu Model ile hazırlanmasının ileri bir adım olduğu düşünülmektedir. Bu Plan, yüzyılın en önemli sorunlardan biri olan küresel ısınma, bu bağlamda su kaynaklarının, ormanların, tarım topraklarının korunmasında ve sürdürülebilir gelişmenin sağlanmasında Planlama Bölgesi için önemli bir araç olabilecektir (Tunçer, M., 2007, ZBK-ÇDP, Senaryo ve Seçenek Geliştirme Raporu, S.2).
4. STRATEJİK PROJELER İLE ENTEGRE DOĞAL ve KÜLTÜREL KAYNAK YÖNETİMİ MODELİ
Çevre ve Orman Bakanlığı, fiziki arazi kullanım planlarının yerine Stratejik Planlama (Strategic Planning) anlayışının birçok ülkede kullanılmamakta olduğunu ileri sürmektedir. Bakanlık; stratejik planlamanın, daha çok üst ölçek planlarını üretmiş olan ülkelerin sorun ve problem özelinde plan ve çözüm üretmesine olanak sağlayan bir planlama türü olduğu görüşünü ileri sürmektedir. (http://www.cedgm.gov.tr/dosya/planlama/cdplanlari.htm)
Aksine, “Stratejik ve Yapısal Planlama” birçok ülkede uygulanmakta olan çağdaş ve ileri bir planlama yaklaşımıdır. Eğer, Ülke Milli Fiziki Planı ve Bölge Planı bulunmuyorsa 1/100 000 ölçekli Çevre Düzeni Planları uygulamaya konulacak en üst ölçekli bir Plandır. Bu yaklaşımda, planlamaya konu olan mekan için önce “genel geliştirme” ya da “dönüştürme stratejileri” üretilmektedir. Bu temel stratejilerin ya da politikaların ışığı altında, her bir sektör için ayrıntılı analizler yapılmakta ve bunlar için uygulamaya dönük ayrıntılı kararlar üretilmekte, planlar ve projeler elde edilmektedir. Bu yeni yaklaşımda, aynı zamanda plan uygulama araçları da tanımlanmaktadır. Parasal, yasal ya da teknik araçların planlama ve uygulama aşamalarında sağlanması için bir bütünlük içinde kullanılmaktadır. (Tunçer, M., 2007, ZBK-ÇDP, Senaryo ve Seçenek Geliştirme Raporu, S.2).
ZBK-ÇDP ‘de yapısal planlama anlayışı ile Alt Planlama Bölgeleri oluşturulmuş ve zaman içinde bunlara ilişkin 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planları ve daha detay planların hazırlanması öngörülmüştür. Alt Bölgeler sektörel açıdan gelişme potansiyeline sahip alanları kapsayan; nüfus, işgücü, sosyal ve ekonomik veriler ışığında gelişme eğilimlerinin belirlendiği ve daha detaylı incelenerek tamamı için bütüncül alt ölçekli çevre düzeni planı veya nazım imar planı yapılacak bölgelerdir. Planda; Muslu ve Filyos Vadisi Planlama Alt Bölgesi, Bartın ve Bartın Kıyı Kesimi Planlama Alt Bölgesi, Karabük – Safranbolu Planlama Alt Bölgesi olmak üzere 3 Planlama Alt Bölgesi belirlenmiştir (Tunçer, M., 2007, ZBK-ÇDP, Plan Açıklama Raporu).
Plan; Çevre Bakanlığı tarafından hazırlanan diğer Çevre Düzeni Planları’ndan farklı olarak sürdürülebilir gelişimi Stratejik Proje ve Planlara dayalı olarak ele almış ve bu yönde kararlar geliştirmiştir. ZBK-ÇDP yapım sürecinde ve onama aşamasında, Planı klasik çevre düzeni plan tekniğine yönlendirme isteklerine karşın, bu yöntem ve stratejiler geliştirilerek korunmuştur. Her bir Proje diğer projelerle sosyal ve ekonomik, çevresel bağlamda birbiriyle ilişkili olarak, alt ölçekli planlama ve projelendirme çalışmalarına yön verecek karar ve ilkeleri barındırmaktadır.
Plandaki Stratejik Projeler, içerikleri ve plan hükümleri özetle aşağıda verilmektedir: (ZBK-ÇDP, Plan Açıklama Raporu ve Plan Hükümleri, 2007)
STRATEJİ 1: FİLYOS VADİSİ PROJESİ: Planlama Bölgesi’nde, demir çelik sanayi dışındaki ağır sanayiler, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci olumlu tamamlandıktan, gerekli arıtma, filtrasyon sistemlerini tamamladıktan ve çevre kirliliğini önlemeye yönelik tedbirleri aldıktan sonra Filyos Vadisi içindeki Bölgesel Çalışma Alanı’nda yer seçecektir.
STRATEJİ 2: TAŞKÖMÜRÜ ÜRETİMİ VE MADEN İŞLETME PROJELERİ: Kömür işletmeciliğinin ekonomik olarak sürdürülmesine yönelik kararlar alınacak, fizibilite etütleri ilgili idareler ve/veya kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanacaktır. Ekonomik Kalkınma Ajansı (EKA), Kömür Üreticileri işbirliği ve eşgüdüm içinde çalışacaklardır.
STRATEJİ 3: DEMİR ÇELİK ÜRETİMİ: Demir Çelik Sektörü’nün gelişmesine yönelik kararlar alınacak, fizibilite etütleri, ilgili idareler ve/veya kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanacaktır. Demir çelik sektörünün gelişmesi için Ekonomik Kalkınma Ajansı, Demir Çelik Üreticileri Derneği işbirliği ve eşgüdüm içinde çalışacaklardır.
STRATEJİ 4: ENERJİ ÜRETİMİ PROJELERİ: Enerji Üretimine ilişkin tesisler yapılmadan önce olası Çevresel Etkileri irdelenecektir. İlgili idareler tarafından yeni teknolojiler ile metan gazı üretimine geçilmesine yönelik fizibilite, plan ve projeler hazırlanacaktır. “Yenilenebilir Enerji Kaynakları” ndan yararlanmak amacıyla, Rüzgâr Enerjisi Üretimi için potansiyel alanlardan; Batı Karadeniz kıyılarında, Bartın-Amasra-Kurucaşile kıyı bandında, ilgili idareler tarafından, Rüzgâr Enerjisi Santrali için gerekli çalışmalar yapılacaktır.
STRATEJİ 5: HAVAYOLU ULAŞIMI: Saltukova Havalimanı; Filyos Limanı, Bölgesel Çalışma Alanı ve Demiryolu İstasyonu ile entegre çalışabilecek şekilde yeniden organize olacak ve işletmeye açılacaktır.
STRATEJİ 6: ENERJİ ÜRETİMİ (HİDROELEKTRİK) VE TAŞKIN ÖNLEME : Hidroelektrik Santralleri çevreye zarar vermeden oluşturulacak ve taşkın, sel gibi akarsu düzensizliğinden kaynaklanan sorunlara çözüm getirilecektir. Bu projelerde Ekonomik Kalkınma Ajansı ile DSİ işbirliği ve eşgüdüm içinde çalışacaklardır.
STRATEJİ 7: KÜLTÜREL VE TARİHSEL ÇEVRE KORUNMASI VE KÜLTÜREL TURİZM: Var olan “Koruma Amaçlı İmar Planları”ndan güncelliğini yitirmiş olanlar yeniden ele alınacak ve uygulamaya sokulacaktır. Yöre mimarlığının korunması amacıyla Safranbolu-Yörük Köyü benzeri kırsal yerleşmelerde saptama ve belgeleme çalışmaları yapılarak bu yerleşmelerdeki yapıların ve çevrenin korunması sağlanacaktır. Geleneksel el sanatlarının geliştirilmesi sağlanacaktır. Yörük Köyü – Safranbolu arası ve civarı, Amasra güneyinde yer alan Turizm/Konaklama koridorlarındaki uygulamaların öncelikli olarak geliştirilmesi bağlamında, “Kültürel Turizm” ve “Eko turizm” ağırlıklı alanlardır. Bu koridorlarda, alt ölçeklerde, düşük yoğunluklu, doğal çevre ile uyumlu turizm planlamaları yapılacaktır.
STRATEJİ 8: DENİZ TAŞIMACILIĞI: DLH Genel Müdürlüğü ve Denizcilik Müsteşarlığı işbirliği ile Zonguldak ve Bartın İllerinde deniz ulaşımı, taşımacığını ve yat turizmini destekleyici strateji ve politikalar geliştirilecek, “Deniz Ulaştırma Ana Planı” hazırlanacaktır. Bölgedeki limanlar birbirlerini tamamlar nitelikte çalışacaktır. Zonguldak ve Filyos Limanları uluslararası ithalat ve ihracatta kullanılabilmesi için gerekli çalışmalar yapılabilir. Bartın ve Amasra Limanları geliştirilecek, deniz ulaşımı ve yatçılığa yönelik değerlendirilecektir.
STRATEJİ 9: MİLLİ PARKLAR Ekolojik öneme sahip alanlarda, biyo-çeşitlilik envanteri, bölgede bulunan Zonguldak Karaelmas Üniversitesi ile diğer üniversitelerin Biyoloji bölümleri tarafından çıkartılacaktır. Biyolojik çeşitliliğe ilişkin (flora ve fauna) listeleri güncel tutulacak, tehdit altında bulunan ve endemik türlere ilişkin koruma çalışmaları yapılacaktır.
STRATEJİ 10: ORMAN ALANLARI, MİLLİ PARKLAR ve TABİAT PARKLARI: Kastamonu–Bartın Küre Dağları Milli Parkı, Tampon Bölgesi ile birlikte hazırlanacak “Uzun Devreli Gelişim Planı” ile korunacaktır. Yenice Ormanları’nın; Kumluca, Kozcağız ve Zafer Ormanları ile birlikte değerlendirilerek, Çitdere ve diğer Tabiatı Koruma alanları da dikkate alınarak, “Doğal Çevre Koruma Statüsü” (Milli Park, Tabiat Parkı, Doğal Sit vb.) kazandırılmasına ilişkin, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından bilimsel bir çalışma yapılacak ve koruma altına alınacaktır.
STRATEJİ 11: TARIM, ORMANCILIK ve SULAMA: Ereğli, Filyos ve Bartın Havzalarında, Havza Bazında var olan “Sulama Ana Planları” geliştirilerek tarım alanlarının korunması ve üretimin arttırılması için gerekli çalışmalar yapılacaktır. D.S.İ Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen, bu plan üzerinde gösterilen mevcut ya da planlanan sulama alanları korunacaktır.
STRATEJİ 12: DOĞAL ÇEVRE KORUNMASI VE DOĞA TURİZMİ: Milli Parklarda, planda (E) işareti ile gösterilen alanlarda/yerleşimlerde ve yaylalarda doğal ve kültürel kaynak zenginliği nedeniyle; klimatizm, at ile gezinti etkinliği, dağcılık etkinliği, doğada serbest yürüyüş, kamping/çadırlı kamp, kayak, kuş gözlemciliği, mağaracılık, yamaç paraşütü etkinlikleri için uygun alanlar bilimsel yöntemlerle saptanacak ve çevreye etki yapmayacak şekilde planlanması için gerekli çalışmalar yapılacaktır.
STRATEJİ 13: KATI ATIK PROJELERİ: ÇDP bütünü içinde her türlü atıkların kaynağında ayrı toplanması, bunların deponi alanlarına taşınması, transfer istasyonlarının kurulması, geri kazanım ile ilgili işlemlerin yürütülmesi ve bertaraf edilmesi gibi işlemleri kapsayan “Atık Yönetimi Sisteminin” kurulması ile ilgili çalışmalar Çevre ve Orman Bakanlığı, Valilikler ve ilgili Belediyeler tarafından tamamlanacaktır. Mahalli İdarelerce kurulacak olan Birlikler, Atık Yönetim Sisteminin kurulmasını üstlenebilirler.
STRATEJİ 14: TEKNİK ALTYAPI PROJELERİ (Atık su Arıtma): ÇDP bütünü içinde her türlü sıvı atıkların ilgili mevzuatta belirtilen standartları sağlayacak şekilde arıtılması ve/veya bertaraf edilmesi zorunludur. Planlama Bölgesinde bulunan yüzeysel su kaynaklarının su kalitesinin olumsuz yönde etkilenmesini önlemek amacıyla, atık sularını akarsu, toprak v.b. alıcı ortama veren ve nüfusu yoğun olan ilçe ve belde belediyelerinin kanalizasyon sistemleri tamamlanacak ve atık su arıtma tesisleri inşa edilecektir.
STRATEJİ 15: EĞİTİM ALANLARI: Zonguldak Karaelmas Üniversitesi’nin birimlerinin yaygınlaştırılması sağlanarak, her üç İlde kampuslar oluşturulabilir. Karabük Merkez ilçede üniversite kurulması için gerekli çalışmalar yapılacak ve üniversite bünyesinde bir kongre merkezi oluşturulacaktır.
STRATEJİ 16: KIRSAL KALKINMA PROJE ALANLARI: Kırsal yerleşmelerde Valiliklerce, en büyük yerleşme temel alınarak “Merkez Köy” ler belirlenecek ve kırsal gelişme/orman köylüsünün gelişimine yönelik projeler geliştirilecektir. Ekonomik Kalkınma Ajansları kırsal ve yarı-kentsel alanların gelişimine ilişkin çalışmalar yapacaklardır.
STRATEJİ 17: KENTSEL GELİŞİM/SAĞLIKLAŞTIRMA PROJELERİ: Kentlerin gecekondu alanlarının, çöküntü bölgelerinin sağlıklaştırılması ve gelişimine yönelik projelerin elde edilmesi amaçlanmaktadır.
STRATEJİ 18: JEOLOJİK SAKINCALI ALANLAR: Deprem ve diğer afetlere ilişkin yönetim modellerinin geliştirilmesine yönelik bir stratejidir.
STRATEJİ 19: KOZMETİK SANAYİ - ORMAN SANAYİ - İLAÇ SANAYİ: Yenice Kozmetik ve Orman Ürünleri Sanayi: Yenice’de, kozmetik, orman ürünleri ve ilaç sanayileri bu planla öngörülen sanayi alanında yer seçecektir.
Bu Planın temel yaklaşımı olan “Entegre Doğal Kaynak Yönetimi” nin sağlanması bağlamında; (Plan Hükümleri Md. VIII.8-8.1-8.2)
a. Planlama Bölgesindeki Filyos ve Bartın Havzaları’nın Kastamonu İli’ne kadar uzanan kaynak kesimlerinde de benzer şekilde Bölge/Havza ÇDP ile gerekli önlemler alınacaktır.
b.Bu plan kararlarının ve uygulama hükümlerinin, havza bazındaki kirliklerin ve diğer çevre sorunlarının izlenmesi ve denetlenmesini, üç Havza’da (Ereğli, Filyos ve Bartın) kurulacak “Havza Yönetim Birimleri” gerçekleştirecektir;
· Havza Yönetim Birimleri, Merkezi Yönetim ve Yerel Yönetim birimleri tarafından oluşturacak, bu birimler, merkezin teşkilatlanmasını sağlayacaktır.
· Kaynak yaratma, plan ve proje üretme, karar ve uygulama süreçlerini yönlendirme görevleri üstlenecektir.
· Bu birimin Merkezi Yönetim kısmını, Çevre ve Orman Bakanlığı, DSİ Genel Müdürlüğü, Ekonomik Kalkınma Ajansı, Tarım ve Köy İşleri ve Kültür ve Turizm Bakanlıkları, Valilikler, Ulaştırma Bakanlığı, Bakanlıkların İl Müdürlükleri oluşturacaktır. Yerel Yönetim kısmında ise ilgili belediyeler görev alacaktır.
Bundan böyle hazırlanacak ÇDP ‘lerin yukarıda anılan yöntemle ele alınması ile, akarsu havzalarını daha çok koruyucu, gelişmeye daha açık ve uygulanabilir, esnek bir plan elde edilebilecektir. Hazırlanacak stratejilerin zaman içinde alt ölçekte program, plan ve projelerinin hazırlanarak uygulanması ile sürdürülebilir bölgesel gelişme olabilecektir. Ancak, ÇDP çalışmalarına ilişkin yetki tanımlamasının yer aldığı yasal düzenlemeler (Çevre Yasası ve İl Özel İdaresi Yasası) arasında var olan uyumsuzluk ve çelişkilerden kaynaklanan sorunlar, çok sayıda ilimizde tamamlanmış planların uygulamasında sorun yaratabilecektir. İl Genel Meclisleri’nin sahip olduğu yetki ile beğenmediği plan kararını iptal edebilecekleri düşünülmektedir. Üst ölçekli plan disiplinine alışamayan belediyelerin açtıkları ve açacakları iptal kararları de Çevre Düzeni Planlarının uygulanmasında sorun yaratabilecektir.

KAYNAKÇA
· Zonguldak, Bartın, Karabük Planlama Bölgesi 1 / 100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Hükümleri, (2007), Çevre ve Orman Bakanlığı, Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Planlama Genel Müdürlüğü, UTTA Planlama, Projelendirme, Danışmanlık Ltd. ve Jeotek İş Ortaklığı.
· Tunçer, M., (2007), Zonguldak, Bartın, Karabük Planlama Bölgesi 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Açıklama Raporu, UTTA Planlama, Projelendirme, Danışmanlık Ltd. ve Jeotek İş Ortaklığı.
· Tunçer, M., (2006), Zonguldak, Bartın, Karabük Planlama Bölgesi 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı, Senaryo ve Seçenek Geliştirme Raporu, UTTA Planlama, Projelendirme, Danışmanlık Ltd. ve Jeotek İş Ortaklığı.
· Çevre Düzeni Planlarının Yapılması Esaslarına Dair Yönetmelik, 04.11.2000 Tarih ve 24220 Sayılı Resmi Gazete.
· Çevre ve Orman Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 4856 Sayılı Kanun.
· ÇED ve Planlama Gn. Md., http://www.cedgm.gov.tr/dosya/planlama/cdplanlari.htm, erişim 21.08.2008 itibariyle.


BAŞKENT ANKARA İÇİN “BAŞKENT KANUNU”

BAŞKENT ANKARA İÇİN “BAŞKENT KANUNU”

Mehmet TUNÇER

Ankara'nın Hali.../ Oktay EKİNCİ

“Bir belediye başkanının kent kültürü sınırlı, görüş açısı dar olabilir; ama bir kentin kaderiyle oynaması, zarar vermesi nasıl olabilir?”……
Acaba Ankara'nın başkanı için de sunları ekler miydi?
“İhtiraslarının esiri de olabilir; hatta defalarca seçilebilir... ama baskentimizin geleceğini karartacak uygulamalarını bu denli ısrarla sürdürmesi nasıl olabilir?”
Demokratik 'keyfilik': Aklı basında ülkelerde, demokrasinin besiği sayılan kentler, öncelikle “demokratik keyfilik”lere karsı korunurlar. Bir belediye başkanının -halka sirin görünerek yeniden seçilse bile- “dediğim dedik, öttürdüğüm düdük” anlayışıyla kente zarar vermesine asla izin veril(e)mez…
Özellikle, her ülkenin “ulusal gözbebeği” olan “baskent”lerde, daha da önem verilen bu kuralların basında ise “demokratik denetim”, “katılımcı yönetim” ve “bilimi gözeten karar süreçleri” gelir...
Örneğin bilim ve meslek kuruluşlarının “sakıncalı” buldukları projeleri hiçbir belediye baskanı “yetki
benim” diyerek uygulayamaz. Hele su Ankara'nın kentsel topografyasını paramparça eden ve ulaşımı çözmek adına sadece “otomobille dolaşım”ı önemseyen altgeçitleri “önermek” bile mümkün olamaz... Hangi Viyanalı, hangi Romalı, hangi Londralı, kentin simge binalarının önünden geçerken onları bile göremeden yerin dibine girilmesine; kavsak ve meydanların adeta “şehirlerarası viyadüklere dönüştürülmesine razı olabilir ki?
Ama Ankara, sanki uygarlıkların beşiği bir “Anadolu kenti” değil; bilimi rehber almıs Türkiye
Cumhuriyeti'nin ise çağdaş başkenti, hiç değil... Denebilir ki en “görmemiş, geçirmemis” bir anlayışın “kültür yoksunu” uygulamalarıyla yıllardır tahrip ediliyor...Buna imza atan başkan ise hemen her eleştiriyi “görüş”leri yerine “polemik”le yanıtlamaktan çok hoşlanıyor. Her “karsı” öneriyi de adeta “geri püskürtülmesi gereken” bir muhalefet hamlesi olarak görüyor...
Kötü örnek: Türkiye'deki genel imar düzensizliği, Ankara'da da egemen... Ayrıcalıklı yapılaşmalar; su sorunu; tarihsel dokulara “duyarsız”lık; kentsel peyzaj uygulamalarında “zevksiz”lik; “kimliksiz” betonlasma; imar rantına dönük plan değişiklikleri; kentsel dönüşüm adına “kişiliksiz pazarlama bloklarına yer açma yıkımları”; kişiliksiz yeni semtler.. çoğu misliyle Ankara'da da yaşanıyor...
Oysa bizim başkentimizin de diğer ülkelerdeki gibi, öbür kentlerden farklı olarak yönetilmesi; 'Başkent olmasının sorumluluğunu taşıması ve örnek bir kentleşmeyle gelişmesi gerekmiyor mu?
Ne var ki Ankara, üstüne üstlük bir de “en kötü uygulamaları”nı öbür kentlerimize “örnek” diye
bulaştırıyor. Yine su ucube bat-çık geçitler, hem de “Ankaralı uzmanların önderliğinde Gaziantep'ten
Bursa'ya; Antalya'dan birçoklarına kadar çok sayıdaki güzel kentimizi delik deşik ettiler; mahalleleri
meydansız bıraktılar...

Kaynak : http://www.iabb.gov.tr/resimler/ekler/84b6fbb10729ed4_ek.pdf?dergi=

Geçtiğimiz pazar günü, Kanal B’de “İmar Dosyası” programında Ankara’mızın tarihten bu güne gelen planlama deneyim ve uygulamaları ile günümüzdeki bazı gelişmeler ve uygulamaları tartıştık..Aslında bazıları trajik-komik hale gelen yerel yönetim uygulamalarını, zaman zaman mizahi, daha çok ciddi olarak ele aldık..
Yıllardır çabalarıyla, yazılarıyla tarihsel ve kültürel çevrenin savunucusu mimar Oktay Ekinci programında; yıkılma tehdidi altındaki (!) ODTÜ den Prof. Ali Türel, ÇEKÜL temsilcisi Mimar Faruk Soydemir ile bana Ankara ile ilgili sorular yönetti..
Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze kadar ağırlıklı olarak planlı, son yıllarda ise plansız, denetimsiz ve ayrıcalıklı imar hakları ile gelişen, dönüşen Başkent’imizin, “TÜRKİYE’NİN KALBİ ANKARA”nın güncel sorunlarını tartıştık..
Seyredenler ilginç görüntüleri ile ele alınan konuların gündelik hayatımızı nasıl etkilediğini görmüşlerdir..
İki saate yaklaşan programın sonuçlarını özetlersek, Ankara’da son 15-20 yıldır;
Ø Şehir planlama ilkelerine, standartlarına ve kamu yararına aykırı uygulamaların yapıldığı, kentin denetimsiz ve plansız her yöne yayıldığı, arsa spekülasyonunun arttığı,
Ø Mimarlık adına daha çok Dubai kopyası, Ankara kent kimliği ile bağdaşmayan yapıların çoğaldığını, kente kimliğini veren yapıların birer ikişer yok edildiğini,
Ø Ulaşım planlama ve mühendisliğinin çağdaş uygulamaları olan, toplu taşımacılık yerine alt üst geçit ve kavşaklarla bireysel taşımacığın desteklendiğini, kent içi yolların birer sürat yoluna dönüştürüldüğünü, kazaların özellikle yaya ölümlerinin arttığı,
Konularında fikir birliğine varıldı!
En temel kentli ve yaşam haklarından biri olan engellenmeden, yavaşlatılmadan ve geciktirilmeden "yürümek hakkı" söz konusu düzenlemelerle engellenmekte ve kısıtlanmakta …
Yani ana yollarında, bulvarlarında yürünemeyen ancak arabayla dolaşılan bir Başkent!
Düzenlemelerle kentlilerin en doğal hakkı olan yürümek, yaya olarak erişim hakkı taşıtlara öncelik ve ayrıcalık sağlanması amacıyla ortadan kaldırılmakta…..
Yaya bölgeleri yerine katlı otoparklar, bulvar yerine otoyollar işte çağdaş Başkent!
Özellikle dezavantajlı ve hareket engelli grupların (fiziksel ya da psikolojik özürlü, hasta, yaşlı, hamile, sakat, bebek arabalı, çocuk ve yük taşıyan, kapalı mekân korkusu bulunan v.b.) erişimi ve hareketleri, merdiven inme-çıkma, yer altındaki kapalı mekânlara zorla yönlendirilme ile zorlaştırılmakta, yolları uzatılmakta, geciktirilmekte ve bü­yük ölçüde kısıtlamalar getirilmekte…. Zaten, hepimiz Çin Olimpiyatları’na girsek, pek çok dalda madalya alabiliriz sanırım, uzun atlama, atletizm, maraton, engelli koşu ve benzerinde tecrübeli olduğumuzdanJ
Hasta, özürlü vatandaşlarımızın can güvenliği de tehlikeye girmekte, alt geçitleri çeşitli engelleri nedeniyle kullanamayacak durumdaki (özürlü, kalp ve benzeri rahatsızlığı olan, yaşlı, hamile, bebek arabalı v.b.) vatandaşların özgürlüğü önemli ölçüde kısıtlanarak, kullanmaya zorlandıkları alt geçitler ve yer altındaki kapalı mekanlarla sağlıkları da tehlikeye atılmakta...
Zaten, ölen ölür sağlam kalan bizimdir ana fikri ile yapılıyor herhalde bu uygulamalarJ
Bu durum insan haklarına, temel özgürlüklere, çağdaş kentsel yaşam standartlarına ve toplumsal eşitlik ilkelerine aykırı….
Diyor 20 civarında sivil toplum kuruluşundan oluşan Ankaram Platformu.. Ama dinleyen var mı??
Bu düzenlemelerle kentlilerin yaşam hakları sınırlanmakta, toplum içindeki dezavantajlı gruplardaki insanların mağduriyetleri daha da artırılarak kent merkezini kullanabilme şans ve özgürlükleri kısıtlanmakta…..
Aşağıda örnekler var bu konularda….

7 milyon YTL’lik kuyrukEray GÖRGÜLÜBÜYÜKŞEHİR Belediyesi’nin Çankaya’daki trafik akışını rahatlatmak amacıyla 7 milyon YTL’ye malettiği Kuğulu Kavşağı’nda sabah ve akşam oluşan araç kuyrukları sürücüleri çileden çıkartıyor. BÜYÜKŞEHİR Belediyesi’nin Rusya Büyükelçiliği ile anlaşmaya varmadan inşaatına başladığı Atatürk Bulvarı’nın tamamlanmasına karşın bulvardaki bir bölümün hala açılamaması Kuğulu Park’ın önünde de tıkanıklığa neden oluyor. Rusya Büyükelçiliği’nin önündeki bölüme izin vermediği yol "Kremlin çıkmazı"na dönerken, Kennedy Caddesi’nden gelen araçlar bulvar üzerinden Kızılay’a dönüş yapamadığı için Kuğulu’ya kadar çıkarak geri dönmek zorunda kalıyor.Özellikle sabah ve akşam saatlerinde oluşan kuyruklar, sürücüleri çileden çıkartırken bulvar üzerinde araçlar dakikalarca beklemek zorunda kalıyor. Koordinasyonunu Belediye Başkanı Melih Gökçek’in Başdanışmanı Murat Doğru’nun üstlendiği altgeçit çalışmaları sırasında, Rusya’yla yaşanan krize dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül müdahale etmişti. Konu Kremlin Sarayı’na kadar taşınmış ancak bir sonuç alınamamıştı.Büyükşehir Belediyesi’nin yaklaşık yedi milyon YTL’ye mal ettiği kavşaktaki trafik sorununu bulvara koyduğu küçük dubalarla çözmeye çalışması da vatandaştan tepki çekiyor.
Kaynak : http://www.hurriyet.com.tr/ankara/7268649.asp?gid=140&a=641118


Ankara gar kavşak inşaatıT BMM ve YARGI önünde

Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Gar Meydanı'na yapmayı planladığı köprülü kavşağının "Ankaram platformu"nun yaptığı basın açıklaması ile protesto edilmesinin ardından, CHP Ankara milletvekili Nesrin Baytok'da İçişleri Bakanının yanıtlaması istemli soru önergesi ile tepki TBMM gündemine"Ankaram Platformu" bileşenlerinden olan TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve TMMOB Peyzaj Mimarları Odası tarafından da yargıya taşındı. CHP Ankara Milletvekili Nesrin Baytok İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın yanıtlaması istemiyle 12.03.2008 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, Büyükşehir Belediyesi'nin TCDD Ankara Gar Meydanı'nda yapmayı planladığı köprülü kavşak projesini gündeme getirdi. Sivil toplum kuruluşlarının bu projeye, "Tarihsel dokuyu zedeleyeceği, ağaçlara zarar vereceği, yolların daralması nedeni ile ambülans ve itfaiye hizmetinin zafiyete uğrayacağı" gerekçesiyle karşı çıktığını hatırlatan Baytok, "Bu projeye ihtiyaç duyulmasının gerekçesi nedir?" sorusunu yöneltti.
Baytok, soru önergesinde şu sorularının yanıtlanmasını istedi:
Köprülü kavşak projesi hangi tarihte hazırlanmıştır? Böyle bir projeye ihtiyaç duyulmasının gerekçeleri nedir? Bu proje için TCDD'den görüş istenmiş midir? İstenmiş ise, hangi tarihlerde istenmiştir ve gelen yanıtların içeriği nedir? TCDD'nin projeye Mart 2007 olumsuz görüş bildirdiği, ancak Mayıs 2007'de olumlu görüş verdiği doğru mudur? Eğer doğru ise, 2 ay içinde ortaya çıkan hangi gerekçeler bu karara dayanak oluşturmuş mudur? Kent tarihi açısından böyle önemli bir proje için iki ay içinde iki farklı görüş bildiren kamu görevlileri hakkında herhangi bir inceleme başlatılmış mıdır? Bunun yanında "Ankaram Platformu" bileşenlerinden olan TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi veTMMOB Peyzaj Mimarları Odası tarafından yargıya taşındı. Kaynak : http://kentvedemiryolu.com/icerik.php?id=256

Diğer bazı sonuçlar ;
Ø Peyzaj mimarlığının ilkeleri dışında, döviz harcanarak yurt dışından getirilen ağaçlarla anayol refüj ağaçlandırılması yapıldığı, değerli yer altı sularının çekilerek bunların sulandığını,
Ø Tarihsel çevrenin koruması yerine, özellikle Ulus’ta yıkım ve yenilenmeyi hedefleyen projeler ve uygulamalar yapıldığı, Cumhuriyet dönemi yapılarının (havagazı fabrikası gibi) yıkıldığı, yıkılmak istendiğini,
Ø Jeoloji mühendisliğine ve zemin mekaniğine aykırı çürük zeminlerde çok katlı yapılaşmalara izin verildiği, vadi tabanlarının, derelerin üstlerinin kapatılarak imara açıldığı,
Ø Tarım toprakları ve su havzalarının elden çıkarıldığı, koruma planları yerine imar planları yapıldığı ,
Ø Tüm bunlara yönelik birçok meslek odası ve sivil toplum örgütünün, üniversitelerin uyarılarına karşın bilime, sanata ve kültüre aykırı, bilim dışı uygulamaların giderek arttığı,
Dile getirdi konuşmacılar…
Çağdaş şehircilik ve kent planlama bilimi, kentin sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetlerin en üst düzeyde yoğunlaştığı yer olan kent merkezlerinin kentin bir odak noktası olarak planlanması, büyük bir çabayla korunması ve sürdürülebilir kentsel gelişme için mevcut değerlerin ve olanakların yıpratılmadan geliştirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Ulus konusundaki gelişmeleri daha önce de yazmıştım hatırlayanlar vardır..Yani yıksalar Ulus’u da yerine daha iyisini koyacaklar mı acaba düşünmeden geçemiyorum bazen!
görülüyor …
Sonuç olarak ; Ankara’nın doğal ve tarihsel çevresinin, kent kimliğinin yok edilmesinin engellenmesi ve keyfi belediyeciliğe karşı kentin savunulması amacıyla bir “BAŞKENT KANUNU” çıkarılması gerektiği ortaya konuldu…
Birçok medeni ülkede çıkarılan bu kanun ile keyfi ve plansız uygulamaların önlendiği biliniyor..
Başkent Kanunu ile yerel yöneticilere kente ve kent halkına karşı daha saygılı, düşünceli ve akılcı davranmaları gerektiği hatırlatılmakta..
Sonbaharda alt/üst geçitlere, kavşaklara dikkatli girin, yağmur yağarsa kaygan olabilir..
Kalın sağlıcakla..